Related papers
PROCEEDING BOOK OF 3RD ICSAR 2023: 25 – 26 December 2023 Konya, Turkey
Mehreen Qaisar, Mehmet Onur
Proceeding Book of 3rd International Conference on Scientific and Academic Research ICSAR 2023, 2023
This paper deals with Psychology of women and the causes of decline mental health among Pakistani women and family support system which makes them stable and resilient.
View PDFchevron_right
ANADOLUCU KALKINMA MODELİ: “MEMLEKET NASIL DÜZLÜĞE ÇIKAR?”
Fahri özteke
INTERNATIONAL 6th BURSA SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS
Jeo-felsefe ilintili bir kuram olarak Anadoluculuk (Memleketçilik, Türkiyecilik), üzerinde yaşanılan coğrafyayı “vatanlaştırırken geliştirme” temel prensibi çerçevesinde geçen yüzyıl başlarında ortaya çıktı. Vatan aidiyeti, Anadolu-Türk kültürü, ortak tarih algısı, memleket ilimciliği ve köylüyü refaha kavuşturmayı mitolaştıran düşünce “milli iktisat” politikaları kapsamında gelişmeyi öncelikli amaç olarak benimsedi. Buradan hareketle, Anadoluculuğun temsilcileri kalkınmanın evvela kırsaldan/köylerden başlatılması gerektiği savını ortaya attılar. Köy okullarında ders müfredatlarının ekonomik uğraşılara bağlı kalınarak düzenlemesinin kritik önem taşıdığını dile getirdiler. Eğitim sisteminin, etik ilkeler ekseninde ekonomik faaliyetlere entegre edilmesine büyük önem atfettiler. Dışa bağımlılıktan kurtulmak adına ziraat ve sanayi projelerinin birlikte koordine edilmesinin uzun vadede Türkiye’yi öncü devlet konumuna yükselteceğini her platformda savundular. Sanayileşen köyler fikri aracılığıyla “köykent” söylemini ilk defa kamuoyunun gündemine taşıdılar. Başta madenler olmak üzere doğal kaynakların en üst verimlilikte kullanılmasının, en kötü koşullarda dahi ülkenin kendini finanse etmesine olanak tanıyacağını dillendirdiler. Yerli imkânlar ve ahlaki ilkeleri harmanlayarak gelişmeyi savunan Anadoluculuğu analiz eden bu çalışma, düşüncenin yayın organları tek tek taranarak meydana getirildi. Analitik bir perspektifle düşüncenin yeni yüzyılda Türk ekonomisine sunacağı çözüm önerileri tahlil edildi. Arşiv belgeleri ve orijinal yayınlardan da istifade edilen çalışma ile düşünceye yeniden işlevsellik kazandırılması hedeflendi. Araştırmalar sırasında Nurettin Topçu, Remzi Oğuz Arık, Mehmet Emin Erişirgil, Samet Ağaoğlu, Hamid Sadi Bey, Hilmi Ziya Ülken, Nusret Kemal Köymen ve Sait Tahsin Tekeli yazılarına en çok müracaat edilen entelektüeller oldu.
View PDFchevron_right
BİR POZİTİVİZM ELEŞTİRİSİ: “ELEŞTİREL TEORİNİN TOPLUMSAL YAŞAMA ETKİLERİ”
Zuhal Sönmezer
ISARC 9. INTERNATIONAL SCIENTIFIC RESEARCH AND INNOVATION CONGRESS 28-29 SEPTEMBER 2024 VENEDİK/ITALY, 2024
Eylem ve kuramı bütüncül bir anlayışla ele alan Eleştirel Teori, hem praksis hem de ilgili tarihi çerçeveyi oluşturmayı amaç edinen kuramsal boyutu önemsemektedir. Bu minvalde eylem ve bilim birlikte hareket ettiği takdirde insan ve topluma etkileri faydalı olacaktır. Aydınlanmanın bir çıktısı olan bilim ve teknolojinin dünyayı tahakküm altına aldığını ifade eden eleştirel bakış açısı, temel olarak 1688 yılında İngiliz Devrimi ile başlayan ve 1789 yılında Fransız İhtilali ile zirveye çıkan Aydınlanma Çağını sorgulamaktadır. Özgürlük vaadinde bulunan Aydınlanma fikri inancın esaretindeki insan profilini değiştirmeyi ön görürken, eleştirel düşünürlere göre yeni bir mitler dünyası yaratılmıştır. Bilimsel çalışmalardaki münferit duruma karşı çıkan eleştirel düşünürler yaratılan yeni mitler dünyasının ya sadece yoruma dayalı olması (hermenötik) ya tek başına ampirik verilerden hareket ederek doğru ve gerçek bilgiye ulaşılacağını ön gören pozitivist ya da sadece aydın insanların anlayacağı bir geleneksel yaklaşımın doğru olmadığını savunmuşlardır. Bu bağlamda eleştirel düşüncenin multidisipliner çalışmalar ile toplumsal sorunların çözüme kavuşacağı ve hedeflenen aydın düşüncenin tüm insanlara etki edeceği ortak paydasında hareket ettiğini söylemek mümkündür. Çalışmada eleştirel kuramın özellikleri ve geleneksel anlayıştan ayrılan yönleri aktarılırken eleştirel anlayışın kültürel çalışmalar, sosyoloji ve siyaset ile ilgisi incelenmiştir. İlgili çalışmanın amacı eleştirel teorinin kitle iletişim araçları üzerindeki etkisinin olumlu ve olumsuz taraflarını ortaya koymaya yöneliktir. Kaynak tarama yöntemi ile geliştirilen çalışmada, günümüz kitle iletişiminde odak noktası halini alan dijitalleşme bağlamında eleştirel bakış açısının sürdürülebilirliğinin esas alınması konusunda bulgulara ulaşılmıştır. Dijitalleşme ve onun çıktısı olan bilgi ve haber içerikleri izler/okur/kullanıcı kitle tarafından sorgulanmayı ve teyit edilmek suretiyle kabulü gerektirmektedir. Bu bakımdan eleştirel teori etki alanını genişletmek amacıyla sürekli geliştirilmesi gereken bir bakış açısı olarak görülmektedir.
View PDFchevron_right
IX. SOSYAL BİLİMLER KONGRE KİTABI
burcin caliskan
TÜRKÇE VE MACARCADAKİ BENZER İKİ YAPIM EKİNİN KARŞILAŞTIRILMASI, 2024
Türkçe ve Macarca arasındaki köken ilişkisi yüz yılı aşkın bir süredir tartışılmakta olan bir meseledir. Türkçeden Macarcaya geçmiş birçok kelimenin varlığı bilinmekle beraber bu iki dil arasındaki ilişkinin sadece kelime alışverişi düzeyinde mi olduğu, yoksa yapısal ortaklık ve etkileşimlerden mi kaynaklandığı meselesi henüz aydınlatılamamıştır. Tarihin farklı dönemlerinde Macarların çeşitli Türk topluluklarıyla -Hazarlar, Avrupa Hunları, Peçenekler, Bulgarlar ve Osmanlılar- çok sıkı ilişkileri olmuş ve bu ilişkiler tabii olarak dile de yansımıştır. Ural-Altay dil ailesi teorisi ortaya atıldığında her iki dilin bu dil ailesine mensubiyeti belirtilmişse de zamanla bu görüş bırakılarak Ural ve Altay’ın iki farklı dil ailesi olduğu görüşü kabul edilmiş, böylece Türkçe ve Macarca farklı dil aileleri içinde değerlendirilmiştir. Ancak akrabalık meselesi tartışılmaya devam etmektedir. Türkçe ile Macarca arasındaki benzerlikler tarihsel yakınlıklardan dolayı meydana gelen bir ödünçleme mi yoksa bu iki dil, gerçekten aynı kökenden mi geliyor? Bu konuyla ilgili yapılacak her yorum, kanıt gerektirir. Bunun için de karşılaştırmalı çalışmalara ihtiyaç vardır. Her iki dilin eklemeli bir yapıya sahip olması, öncelikle iki dil arasındaki ek karşılaştırmalarının ne kadar önemli olduğu gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu amaçla, bu makalede Türkçedeki isimden isim türetme eklerinden +lXk ve +CXk/+CAk/+cXğAz/+cAğIz ile Macarcadaki +sÁg ve +kA /+(V)cskA ekleri arasındaki benzerlik ve farklılıklar, tanıklar eşliğinde yapı ve işlev boyutuyla tartışılacaktır.
View PDFchevron_right
Jeofi̇zi̇k Ve Mi̇mari̇ Parametreleri̇n Akilli Kentler Ve Planlamadaki̇ Önemi̇
nihan hidişoğlu, Nurten Uyanik
Mühendislik bilimleri ve tasarım dergisi, 2023
View PDFchevron_right
6TH INTERNATIONAL BLACK SEA MODERN SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS 6TH INTERNATIONAL BLACK SEA MODERN SCIENTIFIC RESEARCH CONGRESS
Rümeysa MOĞOL DEMİR
View PDFchevron_right
Kentsel Açık Yeşil Alanların ve Yapılı Çevrenin İklim Değişikliği Üzerine Etkilerinin Karşılaştırılması
Süleyman Toy, Merve Açar, Elif Esra Özgül
KENTSEL AÇIK YEŞİL ALANLARIN VE YAPILI ÇEVRENİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ ÜZERİNE ETKİLERİNİN KARŞILAŞTIRILMASI, 2021
View PDFchevron_right
İş Performansında Presenteizmin Etkisi: İş Yerinde Mutluluğun Aracılık Rolü - The Effect of Presenteeism on Job Performance: The Mediating Role of Happiness at Work
Mevzu Sosyal Bilimler Dergisi, Mehmet Çelik
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, 2024
Bu çalışmada sağlık çalışanlarının yaşamış olduğu presenteizmin iş per-formansına etkisinin incelenmesi, bu etkide iş yerinde mutluluğun aracı ro-lünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışmanın evrenini Yozgat İl Sağlık Mü-dürlüğüne bağlı Devlet Hastanelerinde çalışan sağlık çalışanları oluşturmak-ta olup, örneklemini ise 891 sağlık çalışanı oluşturmaktadır Verilerin anali-zinde tanımlayıcı istatistikler yöntemler, güvenilirlik analizi, doğrulayıcı faktör analizi, korelasyon analizi, çalışma için kurulan modeli test etmek amacıyla Process Macro model 4 regresyon analizi kullanılmıştır. Çalışmada presenteizmin iş performansı üzerinde anlamlı bir etki tespit edilemese de (c= 0.026, p>0.05), presenteizmin iş yerinde mutluluk üzerinde negatif etkisi (a= -0.342, p<0.001), iş yerinde mutluluğun iş performansı üzerinde pozitif yönlü etkisi olduğu (b= 0.201, p<0.001) ve presenteizmin iş performansı üzerindeki etkisinde iş yerinde mutluluğun aracı rolü olduğu belirlenmiştir (=-0.068, %95 GA [(-0.0938)-(-0,0448)]. Çalışmada tam standardize etki bü-yüklüğü -0.102, kısmi standardize etki büyüklüğü ise -0.09‘dur. Bu değerin orta etki büyüklüğü olduğu söylenebilir. Sonuç olarak, sağlık kurumlarında çalışanların presenteizm seviyelerinin azaltılması için fiziksel ve ruhsal re-habilitasyon imkanlarının arttırılması, çalışma koşullarının iyileştirilmesi ve esnek çalışma modelinin uygulanması sağlanabilir. Bu sayede çalışanların iş performansı ve iş yerinde mutluluk seviyelerinin istenilen seviyelere çıkartılması sağlanabilir.
View PDFchevron_right
Su Ürünlerinde Yeni Trendler
Yusuf Kenan Haspolat
Öncesi: İlk olarak, fotosentetik organizmalar olan mavi-yeşil alglerin (Cyanobacteria) varlığından bahsedilebilir. Bu organizmalar, fotosentez yaparak oksijen üretmeye başlamışlardır ve bu süreç sonunda Dünya'nın atmosferinde oksijen birikimi meydana gelmiştir. Siyanobakteriler (mavi-yeşil algler), su ve karbondioksiti kullanarak güneş ışığı yardımıyla fotosentez yapar ve oksijen üretir. Bu süreç, "oksijenik fotosentez" olarak adlandırılır (7). 2.5 Milyar Yıl Öncesi: Oksijen Devrimi olarak bilinen dönemde, siyanobakterilerin oksijen üretimi atmosferin yapısını değiştirmiştir. Bu dönemde stromatolitler gibi fosil yapılar oluşmuş, bu da siyanobakterilerin varlığını kanıtlamaktadır (8). 1.5 Milyar Yıl Öncesi: Eukaryotik alglerin ilk ataları, endosimbiyoz teorisi ile açıklanan bir süreçte ortaya çıkmıştır. Bu teoriye göre, büyük bir prokaryotik hücre, fotosentetik bir bakteriyi yutarak modern alglerin atalarını oluşturmuştur (9).
View PDFchevron_right
İletişim öğrencilerinin afet okuryazarlık düzeylerinin incelenmesi
Anıl Durmuşahmet
20th Communication in the Millennium (CIM 2024), 2024
Afet okuryazarlığı oldukça yeni bir kavram olarak değerlendirilse de etkisi derinden hissedilen güçlü tartışmaları beraberinde getiren bir kavramdır. Afet okuryazarlığı, doğal afet öncesi, sırası ve sonrası hazırlık ve müdahale için hayati bir rol üstlenmektedir. Etkili ve doğru bir afet yönetimi, riski azaltma, afete hazırlıklı olma ve süreç takibinin yapılarak gerekli müdahalelerin zamanında uygulanması gibi aşamalardan oluşmaktadır. Afetler meydana gelmeden önce tehlike ve olası riskleri öngörerek afete hazırlıklı olmak, dirençli kentler ve bilinçli yurttaş oluşturmak için en önemli aşama afet yönetimi aşamasıdır. Tüm bu aşama ve süreçlerin geçerli olabilmesi ise afet iletişimi ile mümkün olabilmektedir. Bu bağlamda iletişim; afet öncesi, afet esnası ve sonrasında doğru bilginin iletilmesinde, afetin birincil muhatabı olan afetzedelerle sağlıklı ve empatik iletişim kurulmasında, yardım ve destek taleplerinin doğru ve etkin yönlendirilmesinde, toplumda meydana gelebilecek panik hissi ve toplumsal kaosun azaltılmasında hayati bir öneme sahiptir. Afet yönetim sürecinin her aşaması doğru, etkili ve çift yönlü iletişime dayalı bir koordinasyonu gerekli kılmaktadır. Çünkü iyi ve etkin iletişim afet öncesi, sırası ve sonrasında meydana gelebilecek tüm olumsuzlukların bertaraf edilmesini sağlamada başat bir rol üstlenmektedir. Afetler, öngörülemeyen olayların meydana gelmesi ve yıkıcı etkileri ile hızla toplumun tamamına tesir etmesi bakımından iş birliği, koordinasyon ve uzmanlık gerektiren olgulardır. Bu nedenle afet yönetimi yalnızca yerel ve ulusal yönetimleri, sivil toplum kuruluşlarını ve gerekli kamu ve özel sektör birimlerini ilgilendirmekten daha fazlasını içermektedir. Afet yönetimi, çeşitli kurum, kuruluşların yanı sıra vatandaşlar ve toplumun tamamında etkileşim gerektiren çift süreçli/çok yönlü iletişimi gerektirmektedir. Bu bakımdan toplumla, vatandaşla sağlıklı, doğru iletişim kurabilmek ve doğru iletişim kanalları tesis etmek iletişim uzmanlarına ayrı bir sorumluluk yüklemektedir. İletişim öğrencilerinin afet okuryazarlığı becerisine sahip olmaları kendilerinden beklenmektedir. Çünkü meslek erbabı olmaya hazırlanan iletişim öğrencilerinin afet yönetiminde medyaya düşen görevler hususunda içerik ve haber üretiminde bu beceriye sahip olmaları ve afetler karşısında farkındalıklarının sağlanmasında afet okuryazarı olmaları başrol oynamaktadır. Medyada haber tesisinden sonra haber ve içeriğin hedef kitleyle buluşmasında birincil kurumlar ve medyanın ardından önemli katkı sağlayan kişiler olduklarından iletişim öğrencilerinin afet okuryazarlığı konusunda daha bilinçli ve bilgili olmaları gerekmektedir. Bunun için de iletişim öğrencilerinin afet okuryazarlık düzeylerinin belirlenmesi ve afet okuryazarlık düzeylerine yönelik araştırma sonuçları bağlamında öneriler getirilmesi bu araştırmanın amacını oluşturmaktadır. İletişim öğrencilerinin afet okuryazarlık düzeyleri çeşitli değişkenler açısından incelenerek veriler analiz edilecektir. İlgili literatür taramasında iletişim öğrencilerine yönelik daha öncesinde böyle bir araştırma yapılmadığı görülmüştür. Araştırmanın özgün araştırma süreci nedeniyle alana katkı sağlaması beklenmektedir.
View PDFchevron_right